Kendiniz olmaya başladığınızda ilk tepki kimden gelir düşündünüz mü? Düşünün , içinizden geldiği gibi davranmaya çalıştığınızda, kendiniz olduğunuzda, sezgilerinizi dinlendiğinizde…. Örnekler sonsuz kendinizi iyi hissetmeye başladığınızda ilk darbe genelde bebeklikten başlayarak bakım verenden (anne, vs.) gelir. Bebekler ufaktan ayaklanmaya başladığında kendini, anneyi ve çevreyi keşfe başlar; kendisi ve annesinin ayrı kişiler olduğunu anlamaya, annenin dışında da bir dünya olduğunu keşfe başlar. Eğer anne/ bakım veren, olgun( birey olabilmiş), kendisinin fakında ve çocuğunun bireysel özelliklerinin farkındaysa çocuğuna güvenli bir yerde durarak çocuğunun dünyayı keşfetmesini destekler, çocuk annesinin yanına döndüğünde anne onu ilgiyle karşılar, zararlı olduğunu düşündüğü şeylerde çocuğunu korur, bunu yaparken anlatarak yapar. Gel buraya polis geliyor, gel buraya amca kızar demez. Yani annenin, bakım verenin çocuğun kişiliği üzerinde inanılmaz bir etkisi vardır, ta ki çocuk gerçek dünyayı algılayana kadar, kimisi bunu 18’inde yaşar, kimisi 30’unda kimisi 40’ında kimisi de hiç algılayamaz. Kaç yaşına gelirsek gelelim hala annemizden, babamızdan onay alma ihtiyacı hissederiz. Özellikle çocukken bu konuda yeterli onayı, güveni, desteği almamışsak. Yeni bişey yapacağımız zaman kendimizi suçlu hissederiz, içimizden geldiği gibi davrandığımızda suçluluk her yerimizi kaplar. Yetişkin yaşamında da bu manipülasyonlar devam eder, bunlar manipülasyondur, çünkü kendin olma isteğini kendi çıkarları doğrultusunda engelleyen anne baba tutumlarına maruz kaldığını gösterir. Senin için saçımı süpürge ettim, ben çok hastayım, buna dayanamam…. Hepimizin az ya da çok aşina olduğu şeylerdir bunlar. İçten içe kızgınlık duyarsınız , suçluluk belirir, annem, babam diyorsa beni düşünüyordur, benim iyiliğimi istiyordur, vardır bir bildikleri dersiniz. O işler hiç de öyle olmuyor.
Annen seni tırtılken seviyordu, kelebek olmanı istemiyor. Kelebek olursan uçar gidersin, kendi hayatını yaşarsın, kendi gözlerinle dünyayı keşfedersin, anne babanın görmeye cesaret edemediklerini görürsün. Ama tırtıl olmak öyle mi, annen baban seni bir dut yaprağına sarar sarmalar, kendini çok güvende hissettirir, çünkü seni çok seviyorlardır, seni elleriyle beslerler, çok rahat bir hayatın vardır, oh mis… Ama tırtıl bir noktada kelebeğe dönüşmelidir, dönüşmek zorundadır yaradılışı böyledir. Tırtıl kelebek olmaya adım attığında anne babası onu kötü hissettirir, hava çok soğuk, oralarda kar kış var, yırtıcı kuşlar var , burada güvendesin, der. Tırtıl iyi değilim, bu bana iyi gelmiyor dediğinde aaa bak elimde senin için şu çiçeğin tohumları var, onları yersen bişeyin kalmaz der. Burada durum belli ki anne, baba çocuğunun hiçbir zaman kelebek olmasına izin vermeyecektir, çünkü onu tırtıl olarak sevmişlerdir, kendileri için sevmişlerdir, bencil bir sevgidir. Tırtıl olan kendi iç sesini dinleyecek, biraz sancı çekecek ama kendisine destek olan kelebeklerle uçmayı hayal edecektir. Bunu yapmayı hayal ederken bile içini inanılmaz bir öfke, çökkünlük, her şeyden elini eteğini çekme hissi kaplayacaktır. Bu his kelebek olma yolunda giden tırtıla en yakınındaki anne, babası, onu tırtıl olarak seven herkes tarafından hissettirilecektir. Kelebek olmak isteyen tırtıl bu hislerin nasıl oluştuğuna dair dikkatli olmalıdır, bu tarz duyguların içine çekildiğini hissettiğinde hemen kendi hayallerine dönüp adımlar atmalıdır, o hislerin pençesine takılmamalıdır. Bu hisler fakında olunmadan onun tırtıl olarak kalmasını isteyenler tarafından tetiklenmiştir. Onların görevi bu hissi tetiklemektir, niye böyle yapıyorlar diye düşündürse tırtıl, tırtıl olarak kalmaya devam eder. Bunlar benim tırtıl olmamı istiyor, kendilerini böylece daha güvende hissediyorlar ama ben onları güvende hissettirmek zorunda değilim diye düşünmeyi kendisine hak görürse, işte o zaman kelebek olarak uçmaya kimse onu tutamayacaktır.
Toparlayacak olursam her anne baba görünürde çocuğunun iyiliğini istese de birçoğu, özellikle kendiyle derdi olan, hayatın bir kenarında takılıp kalmış, kendisine zerre bişey katmamış olanlar kendi iyiliklerini çocuklarının iyiliğinin önüne koyarlar. O yüzden her birey onu destekleyen bir ebeveyne sahip olacak şansa sahip değil, iyi haber kendi kendine iyi olabilirsin, sana iyi gelen insanlarla zaman geçirerek, yaparken inanılmaz doyum aldığın şeylerle uğraşarak, seni kelebek halinle görüp sevenlerle daha çok olarak. Herkes bizi sevemez, önemli olan bizim kendimizi sevmeyi öğrenmemiz. Kendi kendimizi desteklememiz. Anne, baba ya da bakım veren her kimse onların bizim üzerimizdeki gücü küçükkendi, şimdi değil. Şimdi birer yetişkin olan ya da olma yolunda giden herkesin bu gerçeğin farkına varması gerekiyor. Onlar bizi çocukkenki halimize çekmek isteyebilirler, bizim bu istek karşısında ne yapacağımız bizim kararımız. Yazmak da benim kelebek halimin yaptıklarından biri 🙂
Yazmak için yeterince donanımım var mı diyen de tırtıl halim 🙂