‘Hayallerim Che (Guevera)
Gerçeklerim Escobar(Pablo)
Kaderim Küçük Emrah…’
Yaklaşık 7 yıl olmuş bunu not alalı, bir cezaevi görevindeyken bir mahkumun söylediği birşeydi, çok hoşuma gitmişti. Bunu daha sonra yazarım diye, kalmış, taki o defteri dün açıp gün yüzüne çıkarana kadar. Hepimizin kıyıda köşede kalmış, unuttuğumuz birçok şeyi yok mu. Bunlara açıp bakmak için çoğu zaman mecburiyetler gerekiyor. Bazen bu adamın söylediği gibi bir hayat yaşıyoruz. Biraz karamsar, biraz önceden belirlenmiş. Gerçekten öyle mi. Bu konuda biraz farklı boyutta düşünüyorum. Bu adamın söylediklerinin hemen üstüne başka bir sözü daha not almışım. ‘İnsanın yazgısı ruhunda gizlidir’, diye Heredotos’un bir cümlesi. Tam da bu şekilde denk gelmesi tesadüf olmasa gerek. Hayatın kontrol edilemeyen çok yönü varken, sahip olduğumuz ruhumuz(enerji, güç, yaradılış, fıtrat, adına ne dersen de) olayın gidişatını değiştirebiliyor.
Bazen hayallerimizi gerçeğimizden çok uzağa koyarız, bazen de gerçeklerimizi hayallerimize yaklaştırırız. Hayal ve gerçeği kaderimiz olacak şekilde bir araya getirmek ise eylemlerimize yani çabalarımıza bakar. O ikisi arasındaki dengeyi gün içinde yaptığımız şeylerle sağlarız. Bazen o hayalle gerçek çok yakınlaşmaz birbirine, ama olsun, önemli olan o yolda atılmış adımlardır. Bazen o hayale yaklaşmazken bambaşka bir gerçeğimiz olur.
Lafı çok uzatmayayım, hayalini kurduğun şey boş yere hayaline gelmiyordur, biraz harekete geç bakayım, o senin ruhundan bir parça mı, yoksa seni günlük yaşamın acıları karşısında korumaya yarayan bir ilaç mı. Cevabını en iyi sen biliyorsun. Ruhumuzun sesini daha net duyabilmemiz niyetiyle…