Birkaç yıl önce izlediğim bu filmden söz etmek istiyorum. Üzerinden birkaç yıl geçtiği için detaylarda eksiklikler olabilir ancak önemli olan birkaç nokta var. Birincisi öğretmen olan kadın kendi köken ailesiyle birlikte aynı evde hem eşi hem çocukları hem de çocuklarının sevgilileriyle yaşıyor. Tam bir kaos ortamı. İkincisi başrol kadın evin kadını değil küçük kızı rolünde. Her şeyi kendi annesi yürütüyor yemekten önce ne yiyip ne yemiyeceğine varıncaya kadar. Üçüncüsü eşi kendisini aldatıyor. Ve aklıma gelmeyen birçok nokta, ancak beni asıl etkileyen başroldeki kadının kendini bulma yolunda yaptıkları. Özellikle dikkatimi çeken kendi evini tutup yerleştiğinde her gün meyveli pasta yemesi çok yerinde bir davranış olarak gözüme çarptı. Hem her şeye müdahale eden anneye bir tepki hem de kendi arzularını dinleyip onları doyurmaya çalışan bir kadın. Sanırım bu ikinci olasılık birincinin önüne geçti çoğu zaman. Çok güzel bir filmdi. Özellikle müzikleri çok hoştu. Ara ara dönüp dinlerim ve hep canım meyveli pasta ister😁
Meyveli pasta biraz da özgürlüğün simgesidir bu filmde , çocukların arzularına yönelik görülen bu yiyecek kendisiyle temas kurmaya başlamış olan kadının kendi içindeki o çocuğu beslemesinin de bir yansımasıdır. Kendine bir alan bulamayan kadının kendi alanını yaratma çabası gerçekten çok kıymetli. Dönüp dönüp izlenilmesi gereken bir film diye düşünüyorum. Sınırlarımızı hatırlatan, kendimizi duymamızın er ya da geç olması gereken bişey olduğunu anımsatan bir film. Meyveli pastayı dolaba koymadan izlemeyin derim 😁