Romantik ilişkiler üzerine farklı bir filmi paylaşmak istedim. Bu filmle ilgili güzel analizlerin yapıldığı bir site gördüm: www.psikolojiagi.com sitesinde hem filmi hem de narsizmin filmde ortaya nasıl çıktığını çok güzel anlatmışlar, merak edenler oradan okuyabilir. Hem çift ilişkisi hem narsizm, üzerinde bolca durulup düşünülmesi gereken kavramlar, burada onlara girmek istemiyorum. Sadece kendi gözümden gördüğüm birkaç şeyi eklemek istiyorum. Film doğası gereği insanı içine çekiyor, kendini, kendi ilişkini sorguluyorsun. Zaten birçok filmde,kitapta,dışımızda olan şeylerde bunu yapmaz mıyız! Hızlı ve yoğun başlayan bir ilişki ve sonrasında eşlerden birinin hayatı tamamen değişiyor. Bir taraf kendinden çokça verirken diğer taraf gerçek manada kendinden pek bir şey vermiyor. Dikkatimi çeken haz odaklı paylaşımlarda çiftin ilişkisi çok iyi gidiyorken, yaşamın getirdiği zorluklar (hamilelik vs.) karşısında biri diğerini yalnız bırakıyor, uzaklaşıyor, ayrı bir eve çıkıyor. Bir nevi ‘ iyi olduğun sürece yanındayım, sıkıntı çıkarırsan ben yokum ‘ mesajı diğer eşi tam da bir kaosun içine çekiyor. Kendinden uzaklaşan eş, diğer eşin yörüngesinde hareket etmeye başlıyor. Birçok ilişkide eşler birbirini etkiler, etkilemeli de, ancak buradaki etkilenme bir diğerinin kendi hayatını, kendini yok sayıp diğerinin arkasında kalması şeklinde oluyor. Erkek olan partnerin kendi arzularına göre hayatını ve ilişkisini yaşaması diğer partnerde ciddi strese neden oluyor, taki o stres kendi başına çıkacak bir yol bulana kadar bu ilişki devam ediyor. Filmi izlerken duygusal yoğunluğu, bağımlılığı çok net görebiliyoruz. Bazı duygular insana çok tanıdık gelebiliyor, zarar vereceğini bilmemize rağmen içine çekilebiliyoruz. Kadın kendi yolunu bulup güçlenmeye başladıkça partneri onu aşağıya çekecek hamleler yapıyor. Film boyunca her şeyi doruk noktada yaşayan bir çift görüyoruz, bir o kadar da insanı hasta edecek kadar patolojik bir ilişki. Farklı, ağır bir filmdi. Hayatın içinden, tanıdık, çok fazla anlatmadan izlemek isteyenlere öneririm.