Çabuk çıkın, ishal oldum!!!
Yazıdaki başlığı küçük çocuğunuzun siz tuvaletteyken söylediğini duymak çok normal bir durumken, yetişkin olan bir insanın umumi bir tuvalette bunu söylemesi bir o kadar tuhaf olabiliyor. Bugün başımdan geçen bir durum bu, çalıştığım kurumun herkese açık olan tuvaletinde yaşadığım bir diyalog, ses tonundan, konuşma şeklinden ve birçok başka şeyden yola çıkarak 40 yaş üzeri olduğunu düşündüğüm, gerçeği değerlendirme yetilerinin yerinde olduğunu düşündüğüm (mesleki tecrübe diyelim ) kişinin ben içerideyken bana söylediği bu cümle beni benden aldı. Şimdi ishalin aciliyetini bilmeyen yoktur, ancak bu durum birden gelmez çoğu zaman, mutlaka ön hatırlatıcıları vardır vs. vs. ama burada benim dikkatimi çeken şey şu oldu, o kişinin söylemesiyle ona kapıların açılacağına olan inancı 😁 Nasıl bir inanç bu, ben ishalim, siz çabuk çıkın nasıl ben merkezci bir söylem. Belliki o yaşa kadar birçok şeyi demiş ve elde etmiş. Ya bir cümleden, hele ki acil durumdaki bir cümleden böyle de çıkarımlar yapılmaz ki demeyin, yapılır, asıl o durumlarda kişilerin gerçek yapılarıyla ilgili çıkarımlar yapılır. Acil durumlarda bütün savunmalar ortadan kalkar, içte ne varsa dışa da o çıkar, ishalde olduğu gibi 😁Hepimizin başında, o sıkışık durumda illaki içerdeki kişinin hemen çıkmasını umarız, isteriz ama en nihayetinde bişey elde edemediğimizde de kendi başımızın çaresine bakarız.
Kriz durumları kişilerin hayata bakışlarını çok net ortaya koyar, krizle ilgili belki başka bir yazı yazarım ama bugünkü konumuz tuvalet meselesi. Merak edenler olmuştur, tabiki çıkmadım, oysaki çıkmak üzereydim. O arada ben içerde o dışarda muhabbet de ettik, siz çıkın deyince tuvaletteki kişi nasıl çıksın, dedim. O başka tuvalet sordu, tabi insanın enerjisi vücudun başka bölgesine kayınca sağlıklı düşünemiyor olabilir. Ancak yine de insanın içindeki çıkıyor dışarıya, yani kendini dünyanın merkezine koyan k.çını da dünyanın merkezine koyar 😁 Benim k.çım seninkinden önemli, çık çabuk dışarıya der. Çok insan var çevremizde böyle, kimisi bunu çok güzel maskelese de ele veriyor bu durumlarda kendilerini. Çocuklar böyle yapabilir adı üstüne çocuk, tutamaz kendini, diğerini anlamayabilir ama yetişkin bir insan söz konusu olduğunda ötekinin de ihtiyaçlarını görebilmelidir. Ben aynı durumda olsam eminim ben de çok sabırsızlanırdım, kendimi tutamadığımı hissettiğim noktada kapıyı çalar, işiniz uzun mu der, başka bir yer bulma arayışına girerdim. Hem kendimi hem diğerinin ihtiyacını gözeterek. Belliki sadece kendini düşünen diğerini görmüyor, diğerini önemsemiyor.
Kendine çok dönük insanların bu yersiz özgüveninin altının boş olmadığını düşünüyorum, belli ki beslenmiş, belli ki kendi ihtiyaçları birilerinin ihtiyacının önünde tutulmuş, belli ki birileri o yapsın diye tuvaletten erken çıkmış 😁 Yoksa bu kadar rahat bu ifadeyi kullanamaz. İnsan alıştığı şeyi tekrar eder sürekli. Buna benzer bir durumu da metroda yaşamıştım , orda da bir delikanlı, oradan kalk ben uzanacam demişti. Tabiki kalkmadım, o ayrı mesele ama bişekilde işlerini çözme biçimleri sıkıntılı. Bu şekilde yetişen hiçbir insan hayatın hiçbir noktasında tam bir huzur bulamaz, çünkü hep talep eder, hep ister, hep haklıdır, hep o önceliklidir; ama hayatın işleyiş şekli der ki ‘ dur bakalım, sen kimsin, senin ne önemin var ki diğerlerinden, sen de onlar gibisin, birçok noktada kontrolün yok!’, işte bu noktada acı çekme başlar , etrafı suçlama başlar. Belki bugünkü kadın da beni suçlayacaktır, o tuvalette olduğu için yapamadım diyerek, bu bakış açısı dar ve insanı bulunduğu çocuk konumunda tutmaya devam eder.
Çok uzatmadan dünya bizim etrafımızda gerçekten dönmüyor, biz istedik diye karşı taraf da onu yapacak diye bişey yok, senin özgürlüğün benim özgürlüğümü sınırlayamaz, hepimiz aynı trende yol alan yolcularız, tuvaleti de sırayla kullanacaz, yapacak bişey yok 😉Bu da burada kalsın istedim, kendi ihtiyacını senin ihtiyacının önüne koyan herkese sınır koyabilmek dileğiyle…