Gülbahar MENEVŞE Blog

ALIŞKANLIKLAR ÜZERİNE

‘Ey yiğit! Yazgıya bahane bulma

Yükleme kendi suçunu başkasına

Suçunu gör dönüp etrafında kendinin

Kendindendir, gölgeden değil çektiklerin

Ne yaptın da sana dönüşünü görmedin?

Ne ektin de ektiğini biçmedin?

Eylemlerin ruhundan ve bedeninden doğar,

Çocuğun gibi sonra gelip eteğinden tutar.’ 

 (Mevlana)

Geçmişten günümüze doğru baktığımızda insanların yaşam tarzları son 20 yılda hızlı bir biçimde değişti. Daha önce lüks sayılan şeyler günümüzde sıradan şeyler haline geldi. Basit bir örnekle bunu açıklamak gerekirse eskiden Türk kahvesi bayramlarda, çok özel misafirlere yapılırken ve yeri insanlarda çok başkayken şimdi sıradan bir içecek haline geldi. Günümüz koşullarına bakacak olursak insanlar her bilgiye oturdukları yerden çok kolay bir şekilde ulaşabiliyorlar. Bilgi sahibi olmaktan tutun daha birçok şeye sahip olmak artık çok kolay. Herkes istediği şeyi ‘yapabiliyor’. Herkes çok kolay bir şekilde ‘sahip oluyor’. Dolayısıyla her şeyin hızla tüketildiği bir çağ, her şey o kadar hızlı ki. Yemek kültürümüz bile çok hızlı değişiyor, her yerde hızla yenen yiyecekler hızla içilecek içecekler rağbet görüyor.

Sabretmek artık eski dilde kalmış gibi bir şey. Beklemek kendine güvensizlikle eş tutuluyor. ‘Ya şimdi ya hiç’ söylemleri. Eskiden sevdiğimiz bir şarkının radyoda çıkma ihtimalini bile sabırla beklerken şimdi elimizdeki dijital aletlerde şarkıdan şarkıya geçiyoruz sıkılarak.

Sıkılıyoruz, bu kadar hızın yanında sıkılmak yan ürün olarak geliyor. Her şey o kadar hızlı ki bize kalan zamanla (boşlukla ) sıkılıyoruz. Yemek yerken yiyeceğimiz tatlıyı düşünüyoruz, arkadaşımızla konuşurken akşam gideceğimiz etkinliği düşünüyoruz. Çocuklarımıza doğum günü hediyesi verirken bir sonraki doğum günlerinde ne istediklerini konuşuyoruz.

Kendimizi kaptırmış gidiyoruz, aynı durum çocuk ve gençlerde daha vahim durumda.

Gelecekle ilgili amaçları yok birçoğunun, haz almaya şartlanmış bir durumda günü kurtarıyorlar. Birçoğu ünlü olmak istiyor, kısa yoldan önemsenmek istiyor. Yaşam tarzı gibi sorun çözme sırasında da çok hızlı ve mucizevi çözümler bekleniyor. İki haftada on kilo verdiren diyetten tutun da en iyi üniversiteyi kazanmak için gidilecek kursa kadar hepsinde mucizevi şeyler arıyoruz.

İşin sırrının bizimle alakalı olduğunu görmezden gelerek. Temelde olan şeyin alışkanlıklarımızla alakalı olduğunu yok sayarak.

Hızlı ve tüketici yaşamla birlikte gelsin anlamsızlık duygusu, depresif belirtiler J

Hayatımızın kaptanı kendimiziz evet birçok şeyi değiştirecek gücümüz yok ama bazı alışkanlıklarımızı değiştirsek birçok şeyi değiştirebiliriz.

Mesela her gün normalden bir saat erken uyanmak hayatımızda ertelediğimiz birçok şeyin yapılması için yetmeyen zamanı ayarlamamızı sağlar.

Plansız işler yerine yapacaklarımızı önceden not almak dikkatimizin dağılmasını önler.

Tv, tablet, telefon vb. aletleri hayatımızda sınırlı kullanarak daha çok şeyi yapabiliriz.

Evimizde sağlıklı yemekler yapmak, hem üretmeyi hem de sağlıklı tüketimi sağlar.

Örnekler çoğalabilir, kim neyi isterse onunla ilgili seçenekleri arttırır. Alışkanlıklar kişinin hayatıyla hayalleri arasındaki farkı belirler. Hayallerimize uygun yaşamak için alışkanlıklarımızın bununla uyumlu olması gerekir. Üniversite sınavında çok iyi bir yer kazanmak isteyen birinin her gün ders çalışmadan sosyal ortamlarda zaman geçirip kendini akışa bırakması veya kilolu bir insanın hareketsiz kalıp ciddi miktarlarda kalorili yiyecekler yiyip kilo vermeyi beklemesi gibi birçok durumda kişiler kendi sorumluluklarını almaktan uzaktırlar. Ufacık değişiklikler büyük değişimleri beraberinde getirir. Alışkanlıklarımız hayatımızı değiştirir. Güzel alışkanlıklar kazanmak dileğiyle…